Geçen akşam birşey duydum, fikirlerim değişti. Aslında değişmedi de şaşırdım, ilk tümceyi de Orhan Pamuk'u hatırlayarak yazdım çünkü yedi aydır Benim Adım Kırmızı'nın İngilizce'sini okuyorum, birkaç sayfa kaldı. Bu kadar uzun sürmesinin nedeni de kitaptan ve özellikle çevirisinden hoşlanmam. Arada kitabı hiç elime almadığım haftalar da oldu ama bu yalnızca onu hemen tüketip bitirmemek içindi.
Böyle bir girişten sonra fazla dağılmadan, beni asıl şaşırtan konuya gelmem gerek. Geçen akşam Hülya Avşar'ın konuklarıyla dereden tepeden Türkiye'den konuştuğu programda Oktay Sinanoğlu hoca programın bitimine yakın bir laf etti, kafamı karıştırdı. Ülkenin geleceğiyle ilgili ciddi çalışmalar yapan, özellikle dilimizin sömürülüşüne karşı, ancak ona sahip çıkarak karşı koyabileceğimizi her defasında tekrarlayan hoca, belki de şaka yollu öyle bir laf etti ki, Hülya Avşar'ın göğsü kabardı, gözleri daha da güzelleşti, kısacık 'a la garçon' traşı kendisine daha bir yakıştı.
Sinanoğlu, ben herkesle, manavla, sürücüyle, halktan kimi bulursam tutar konuşurum, bizim halk Amerikan halkından çok daha uyanıktır, bilinçlidir, dedi. Kafası iyi çalışır halkımızın, hele tahsil yaparak bozulmamış olanların zekaları pırıl pırıldır, diyerek açtı lafını. Ben bu noktada pirelendim. Kafası çok iyi çalışan, üniversitede fizik, ileri matematik ve daha başka dersler de veren profesör, okumamışlığı ve dolayısıyla cahil kalmayı mı öğütlüyordu halka? Hayır sanmam, yalnızca iyi eğitim verilmediğini, ezbere prim verildiğini, öğrencilerin kafalarını çalıştırmalarını istemeyen bir sistemin esiri olduğumuzu söylemeye getiriyordu şaka yollu, ama programa tam o noktada giren tahsilsiz biri, he ya okuyup da napacan, aç mezarı mı var, biz de kazınıyos işte, demiştir, hele Sinanoğlu'nun değil kitaplarını elifi görse mertek sanacak kadar okumamış biriyse.
Aslında hocanın da günahı yok, programın tam da bitimine rastladı bu lafları; açıklayacak fırsatı olmadı ama Hülya Avşar, beni nasıl buluyorsunuz, iyi miyim, diye sorunca çok iyisiniz böyle devam edin, dedi babacan babacan.
Kolay değil Avşar'ın da yaptığı doğrusu; fazla okumamış da olsa o kadar çeşitli konukla, o kadar çeşitli konuda laf yarıştırıyor ki, hayret ediyorum. Hadi kıssım, senin diplomalar çöpe, diye eğleniyorum kendimle. Okuduk da ne oldu yani, demeden ama. Hele hele birgün, Benim Adım ZendaVesta adlı bir kitapla Oscar'ı kapıp, Pamuk'a da komşu olursam Newyork'da, ders bile veririm Amerikalı cahillere. Kafası iyi çalışan, kaymak öğrenciler de Orhan Pamuk'a havale...
Ayten Suvak
ASlolan ASktır
22 Eylül 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder